14 Aralık 2018 Cuma

Bergama'dan Çalınan Zeus Sunağının Hikayesi


Pergamon Krallığı'ndan Çalınan Zeus Sunağı


Zeus sunağı, İzmir’in Bergama ilçesinde bulunmuş, M.Ö 2. yüzyılda Pergamon Krallığını yöneten Attalos hanedanı tarafından inşa edilmiş mermer bir dinsel anıttır. Yunan tanrılarının devler ile olan savaşını anlatır.
Şimdi sizlere bahsi geçen antik krallığın izlerinin nasıl ve kimler tarafından Anadolu topraklarından kaçırıldığından söz edeceğiz.
Geçmişten günümüze Türk milletinin yaşamış ve yaşamakta olduğu kadim topraklarda yüzlerce belki de binlerce halk toplulukları yaşamıştır. Bunu gerek tarihi kaynaklardan gerek bahsi edilen toplulukların geride bıraktığı zamanın şahitlik etmiş olduğu kalıntılardan da görmekteyiz. Peki ya kaynaklara yanlış not edilmiş ya da hiç not edilmemiş tarihi gerçekler nerede? Birçoğumuz belki de cevabı doğru verecek. Evet, cevap Avrupa, Amerika, Rusya ve nice ülkeler bu listeye dahil olacak. Gelin biz de bugün tarihi antik Pergamon Krallığı Zeus sunağının Almaya’ya kaçırılış hikayesine şahitlik edelim.



Osmanlı tarihinde ilk kez borçlandığı Kırım Savaşı’nın ardından başlayan 20 yıllık borç alma süreci ve geri ödemede yaşanan sıkıntılar neticesinde, Almanlar’a 1860’dan sonra ilk başta demir yolu olmak üzere çeşitli alanlarda imtiyaz tanınmasına mecbur kalmıştır. Almanlar ise yaptıkları tüm demir yolları ve güzergahlarının 20 kilometre civarında bulunan her türlü maden ve tarihi eseri gizli kazılar aracılığı ile yasalar olmasına rağmen ülkelerine kaçırma fırsatını elde edebilmişlerdi. O zamanlar (18.yy) Avrupa’da da çeşitli ülkelerde olduğu gibi sanat ve kültürel ilginin reform aracılığı ile artması nedeniyle müzeler bulunmaz bir nimet sayılmış, dünyanın dört bir yanından getirilecek eserlerle daha da fazla ilgi çekmeleri kaçınılmaz olacaktı. Almanlar da bu fırsatı tabi ki değerlendirmiş ki o dönemde arkeolog olmamasına mukabil olarak demiryolları inşaatları için gönderilen mimar ve mühendisleri aynı zamanda arkeolojiye ilgili kişilerden özenle seçmişti.

Carl Humann


Carl Humann da o dönemlerde Anadolu’ya gönderilmiş bir mühendis ve mimardır. Berlin Kraliyet Akademisi’nden mezun olduktan sonra Osmanlı’nın Sisim adası gibi çeşitli bölgelerine gidip kazı çalışmalarında da yer almıştır. Adadan ayrılmasından sonra ilk olarak İzmir’e, ardından İstanbul’a gelerek Sadrazam Fuat paşa ile yakın ilişkiler kurmuş ve birlikte sık sık gezilere çıkmışlardır.

Sadrazam Fuat paşa


Humann, özenle seçilmiş bir arkeoloji meraklısıydı ancak onu daha da ilginç kılan bir tutkusu vardı, Zeus sunağı. Humann, bölgede toprak altında yatan bir Zeus sunağı olduğunu çok iyi biliyordu. İncil’de bile yerini almış Bergama Zeus Tapınağı onun için bir saplantı olarak aklında yer etmeyi başarmıştı. Bu nedenle o yıllarda gittiği her yerde bu tutkusunu hissettirmeden de olsa bu eşsiz tapınağı araştırmayı es geçmemişti.



Humann, tapınağı önceleri Sindel köyü ve yakınlarında arasa da bir sonuca varamamıştı. Daha sonrasında yaptığı gezilerle ve zamanla edindiği bilgilerle çevrede yaşayan insanlarla iyi ilişkiler kurmuş, sonucunda ise Bergama çevresinde bulunan eski kalıntılar hakkında ipuçlarına da ulaşmayı başarmıştır. Humann, gizlice yürüttüğü araştırmalarının neticesini Bergama Akropolü’ndeki Bizans duvarları arasında yer alan eşsiz kabartmaları fark etmesiyle şaşkına dönmüş, bu yapıların Zeus sunağına ait olması ihtimalini göz önünde bulundurarak vakit kaybetmeden dikkat çekmeyen bir yer kiralayarak Prusya Müzeler Müdürü Alexander Conze’ye bildirdi. Humann, Conze’nin önerisiyle 1871 yılında kalıntıların bulunduğu alanda gizli gizli kazılar yapmaya başlamış, her geçen gün ortaya çıkan eşsiz kabartmalar karşısında daha da şaşkına dönmüştü. Nihayetinde sunağın mermer merdivenlerine ulaşan Humann, artık Zeus sunağını bulduğundan emindi. O süreçte bulup bulabildiği ne varsa kimseye belli etmeden Almanya’ya göndermeyi başarmıştı. Yol yapımı için taş taşıma ihtiyacı duyması bahanesi ile kurduğu kalabalık ekip sayesinde kazıyı bir üst seviyeye çıkarmış katır ve develer yardımıyla da sandıklanan bütün tapınak parçalarını Çandarlı körfezinden İzmir’de bekleyen Alman gemilerine taşımayı başarmıştı. Fakat bu zorlu koşullara bir yenileri daha ekleniyor işler kolaylıkla yürümüyordu. Kullanılan köprülerden birinin bu zaman içerisinde kullanılamaz hale gelmesinin ardından daha büyük bir problemle de karışlaşan Humann, köylülerin birşeylerin ters gittiğini farketmesiyle daha büyük bir endişeye kapılmıştı. Birgün Bergama halkı toplanıp sandık sandık taşıma yapan bu kervanın yolunu kesti. Humann, daha da büyük bir korkuya kapılarak devreye Alman konsolosluğunu ve dolayısıyla Alman hükümetini de soktu. Almanya’ya karşı büyük borç içinde olan Osmanlı’nın eli kolu bağlanmış duruma müdahale edemeyerek Almanya’nın talebiyle halkı yatıştırmak için bölgeye bir paşa ve bağlı bir silahlı birlik yolladı. Paşa’nın telkinleriyle sindirilen halk susturuldu. Çünkü paşa da Anadolu’yu ve insanını iyice öğrenmiş Almanlar tarafından, Bergama’ya geldiği ilk gün itibariyle güzel bir şekilde ağırlanmış, adeta ağzına bir parmak bal çalınmıştı.



Humann, o dönemde yazdığı kendi günlüklerinde her parçayı korku içerisinde Almanya’ya nasıl kaçırdığını büyük bir soğukkanlılıkla anlatmaktadır. Human yaptığı kaçak kazılar nedeniyle çoğu kez endişeliydi. Sunak Almanya’ya taşındıktan sonra bölgede daha detaylı bir kazı yapma amacıyla Alman hükümeti sayesinde Osmanlı devletinden formaliteye dayalı bir kazı izni aldı. Oysa kaçak kazılar, resmiyete döndüğünde sunak çoktan Almanya’ya taşınmıştı. Bugün Zeus Sunağı ile ilgili olarak Almanların kazılar için aldıklarını söyledikleri belgeleri hiçbir şekilde ortaya koymamalarının sebebi budur.
Daha sonra Zeus Sunağının bulunduğu haberi tüm arkeoloji dünyasında yayıldı ve büyük bir sükse yarattı. Sunağı kendi müzelerine götürmek isteyen ve olmayan geçmişlerini Anadolu’dan çaldıkları binlerce tarihi eserle süsleyip, kendi kültürlerini geçmişin bu eşsiz kültürüyle bağlama kurgusu içerisinde yanıp tutuşan Avrupa ülkeleri arasında büyük bir yarış başladı. Bu büyük yarış içerisinde o dönemde ülkemizden sayısız tarihi eseri yağmalayan ve çalan İngiltere de vardı. Fakat yarışı kazanan Almanya oldu. Zeus tapınağı binden fazla tahta kasa içerisinde önce katırların ve develerin çektiği bir kervanla, geceler boyunca Bergama’dan Ege denizi kıyılarına uzanan çamurlu yollarda, daha sonra da her parçasıyla birlikte, Çandarlı limanından Alman savaş gemilerine yüklenmek üzere oldukça zorlu bir yolculuktan sonra İzmir Limanına doğru denize açıldı.



Günümüzde Zeus Sunağı’nı topraklarımızdan çalan Almanlar’la giriştiğimiz hiçbir hukuk mücadelesi sonuç vermemiştir. Aynı şekilde Anadolu topraklarından sayısız tarihi eser çalan İngiltere ile de girdiğimiz her hukuk mücadelesi sonuçsuz kalmıştır. Bugün yurtdışındaki müzelerde sergilenen eserlerimizin ait oldukları yerlere geri dönmelerinin tek yolu, İngiliz ve Almanların, müzelerimize ve ören yerlerimize girmelerinin sınırlandırılmasıdır. Aynı şekilde, bugün birçok ören yerinde kazı yapmaya devam eden Alman ve İngiliz ve daha nice yabancı arkeoloğun Türkiye topraklarında kazı yapmaları da yasaklanmalıdır.
Aksi halde Berlin'deki Pergamon Müzesi’nin, ziyaretçilerine İngilizce, Fransızca ve Türkçe olarak; '’Köylüler bu eserleri ufalayıp, toprağa katarak yeni ev yapıyorlardı , bunun için bu sunak burada.’’ şeklinde gayri ahlaki propaganda yapmakta olduğu gibi niceleri de bu propagandalara dahil olmaya cesaret edeceklerdir.

Berlin'deki Pergamon Müzesi

Günümüzde Yurt Dışına Kaçırılmaları Sebebiyle İstediğimiz Tarihi Eserler:

-ABD’den: Kumluca Eserleri, Herakles Heykeli, Getty Museum ve Lydia Eserleri.
-Almanya’dan: Bergama Zeus Sunağı, Aphrodisias İhtiyar Balıkçı Heykeli, Konya Beyhekim Camii Mihrabı, Hacı İbrahim Veli Türbesi Sandukası, Troya Hazineleri.
-Danimarka’dan: Diyarbakır Müzesi Sfenks Figürini, Akşehir Seydi Mahmut Hayrani Türbesi’ne ait sanduka, Cizre Ulu Cami kapı tokmağı, Nuruosmaniye Kütüphanesi’ne ait Kur’an sayfaları.
-Rusya’dan: Troya Hazineleri.
-Fransa’dan: II. Selim Türbesi çinileri.
-İngiltere’den: Çalıntı Kur’an sayfaları, Victoria&Albert Müzesi’nde bulunan Eros Başı, Samsat Steli, Halikarnas Mozolesi parçaları, Knidos Aslan heykeli.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder